Hayatın Yolculuğu

          Hayatım boyunca otobüs yolculuklarını sevemedim; bu yüzden samimiyet göremedim, bunun nedeni zorunlu yolculuk olması da olabilir. Otobüs yolculukları gündelik hayat gibi geliyor bana. Hep bir yoğunluk, stres ve sahte yüzler içeriyor. Bir de çok konuşan yaşlı teyzeler. Onları unutmak ne yazık ki mümkün değil...
        Bir gün  bir otobüs yolculuğu yapıyorum yine. Amacım cam kenarında bütün yol boyunca uyumak. Amaç ile sonuçlar bazı zamanlar aynı olmuyor. Otobüs saatinin kalmasına beş dakika kala yerime oturdum. 
         Ankara'yı oldum olası sevemedim. Denizi olan bütün şehirler bana hitap ediyordu. İstanbul'dan Ankara gibi kasvetli bir şehire gidecek olmak canımı sıkıyordu. Gidecek olmanın hüznü birkaç gün önceden sarmıştı bedenimi. En kötüsü de ne kadar kalacağımı bilmiyor olmam...
             Otobüs şoförü yerine oturmuş, yolcular kalkmasını bekliyordu. Muavinin sesi otobüsün sessizliğini bozmuştu. Bir yolcunun gelmediğini beklememiz gerektiğini söylemişti. Bütün yolcular ilk başta tepki vermedikleri bu duruma aradan 15 dakika geçtikten sonra seslerini çıkartmaya başlamıştı. Otobüsün içinde bağırtı sesleri ve ağlayan çocuk sesleri vardı. Bir dakika geçmeden rahat bir biçimde uzun boylu, geniş omuzlu, elinde kitap olan, donuk suratlı, esmer bir erkek sallana sallana yürüyordu. İçimde onun bu rahatlığına ister istemez bir nefret oluşmuştu. Kendisinin koltuğu tam çaprazımdaydı. Nefret ile beraber ilgimi çeken bir şey vardı kendisinde. Elinde en sevdiğim Kitaplardan olan Hakan Günday-Az romanı vardı. Kafamı cama koyup uyumaya başladım. Rüyamda o kitabı satın aldığım ilk gün geldi aklıma. Ağlaya ağlaya bir kitapçıya girmiş, sol taraftaki kitaplıkta sağdan 32.kitabı elime geçirmiştim. Bütün yol boyunca keyifli bir biçimde uyudum. Uyandığımda AŞTİ'ye gelmiştim. Kızılay AVM'de amcamla buluşmak için yola çıktım. Kızılay AVM'ye gelince amcamı aradım. 5 dakika sonra yanımda olacağını söyledi. Beklemekten nefret ettiğimi bilmiyordu. Amcamın söylediği kafeye oturdum. Aynı gün içinde ikinci şoke edici olayı yaşadım. Otobüsteki sinir bozucu kişi de aynı kafede oturuyordu. Oturduğu masanın çaprazındaki boş masaya oturup sade Türk kahvesi siparişi verdim. Gözlerimi ondan alamıyordum. Kitabı tutuşu, mimikleri, göz kırpması ve odaklanması herkesten başkaydı. Birkaç dakika sonra amcam geldi. Benim yanıma gelmeden önce onun masasına doğru yürüyordu. Dilim tutuldu, hissizleştim. Onu alıp beraberce yanıma geldiler. Tek isteğim babaannemden kalan mirası alıp gitmekken şu an onu tanımak istiyordum. Amcam Mehmet yanındaki kişinin avukatı Güray olduğunu söyledi. Amcamla aramızdaki konuşmaları sadece dinliyor yüzünde hiçbir değişim meydana gelmiyordu. Evrakları imzaladıktan sonra amcam ile Güray, beni İstanbul otobüsüne bindirdiler. 
            Ben Umay. Çocukları ve kadınları koruyan Tanrı. Bu olayın üstünden tam 1 ay geçti. Aklımda o günden beri sadece o var. Dün akşam dayanamayıp amcama onu ve neden öyle olduğunu sordum. İlk başta çok şaşıran amcam anlatmaya başladı.Geçen sene sevgilisini ve sevgilisinin karnındaki çocuğunu trafik kazasında yitirmiş. O günden sonra konuşmamaya ve tepki vermemeye başlamış. Trafik kazasında yitirdiği sevgilisinin cansız bedenine saatlerce sarılmış. Katil zanlısına ulaştığında hakkını aramaması için polislerden baskı görmüş. O günden beri mesleğine, insanlara ve duygulara olan inancını yitirmiş. Beni otobüse bindirdikten sonra amcamın yanından ayrılmış. Son bir aydır ailesi ve arkadaşları sadece onu aramış fakat hiçbir iz bulamamışlar.

Yorumlar

  1. Gene ben merhaba hayatım nasıl şekillenirse şekillensin seni unutmak kolay degil leyla mecnunu unuturmuydu sence ben seni unutamam sen gittin aksilik bisey demeden aksilik seni sevmişken okadar aksilik üzerine sen geldin ve bitti karanlık yerine dedigin gibi turuncu ya bıraktı kış gitti içimde ilk bahar oldu deniz rakı sen daha güzel kokuyordun be seni beklemek o dersanenin önünde bukadar kolaydı beklemek senle güzeldi senle hayat güzeldi sengittin beni kötü adam yaptınki kimseyi istemedim okadar kalabalıklar içinde seni aramak seni birine benzetim salakca o yorum yapan kadını izledim nurella ya inandım sana ama sen bir matrı simit için vapuru kovalar aynı öyle kaçtın seninle hayallerim de o girdapda gitti erezyona uğradım sengittin kafam hep duvarla buluştu tebrikler şekildeki gibi delirdik şimdi sen karadenizin incisi olan yerdesin ben ise beni bıraktıgın acılar kraliçesinde seninle oturdugumuz o ilk bank nebilim kanyon ve evine giderken ki bir saat satan o adam belki bir bomonti flitresiz içerdik olmazmı behsat ç deki gibi seviyorum merkez seviyorum derdik cok hayalim.vardı senle ama içimde hep sen oldun yemin ederim aklımdan hiç cıkmadım ilk kalktıgımda günaydın sensin yada afiyet olsun ... aşkı yedik biz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Hatırlar

Insan ayni yerden iki kere kırılmaz

Kimdir Edebiyatın Renkleri?